top of page

Benimle Bitiyor! Kuşaklar Arası Travma Döngüsünü Kırmak

Kuşaklar arası travma kavramıyla ilk kez karşılaştığımda, bu kavramın derinliği ve etkileyiciliği beni büyülemişti. Kendi aile geçmişim üzerine düşünmeye başladım. Büyüklerimden dinlediğim hikayeler, onların yaşadığı zorluklar ve benim üzerimdeki etkileri arasında bağlantılar kurmaya çalıştım. Bu süreç, aslında bilmediğim pek çok şeyi anlamamı sağladı. Geçmişte yaşanan acıların, şiddetin ya da kayıpların sadece o anla sınırlı kalmadığını, nesiller boyunca devam eden izler bıraktığını fark ettim. Bu izler bazen belirgin bir şekilde ortaya çıkarken, bazen de sadece ince bir tül gibi yaşamımızın üzerine serili halde duruyor. Kendi hayatımda da bu tür izler taşıdığımı, bazen anlamlandıramadığım korkuların, endişelerin, hatta davranış kalıplarının bu geçmişle bağlantılı olabileceğini düşünmek, hem ürkütücü hem de aydınlatıcı bir deneyim oldu. Bu sebeple kuşaklar arası travma kavramını siz değerli okuyucularım ile de paylaşmak istedim ve ortaya bilgilendirici olduğunu düşündüğüm bu yazı çıktı. Keyifli okumalar diliyorum.


Kuşaklar Arası Travma Döngüsünü Kırmak: Araştırmalar ve Stratejiler

Kuşaklar arası travma, bir nesilden diğerine aktarılabilen duygusal ve psikolojik yaralardır. Bu travmalar, genellikle savaşlar, doğal felaketler, ekonomik krizler veya aile içi şiddet gibi büyük çaplı olumsuz olayların sonucunda ortaya çıkar. Kuşaklar arası travmanın etkileri, bir ailenin ya da topluluğun bireylerinde, doğrudan deneyimlememiş olsalar bile, yaşamları boyunca görülebilir. Bu durum, bir döngü haline gelerek nesilden nesile aktarılabilir. Ancak bu döngüyü kırmak mümkündür ve bunu yapmanın yolları vardır.


Kuşaklar Arası Travmanın Kökeni

Kuşaklar arası travmanın kökeni genellikle büyük çaplı toplumsal olaylara dayanır. Örneğin, savaşlar ve soykırımlar gibi tarihsel olaylar, topluluklar üzerinde derin izler bırakır. Brave Heart (2003), Amerikan Kızılderili toplulukları arasında kuşaklar arası travma üzerine çalışmıştır. Onun çalışmaları, bu toplulukların, kolonizasyon, zorla göç ve kültürel soykırım gibi tarihsel travmaların etkilerini bugün hala hissettiklerini ortaya koymuştur. Brave Heart, bu travmaların depresyon, alkolizm ve diğer psikolojik sorunlar şeklinde kendini gösterdiğini belirtmektedir.


Başka bir çalışmada, Nazi soykırımından kurtulanların çocukları üzerinde yapılan araştırmalar, bu bireylerin travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) semptomları gösterdiğini ortaya koymuştur. Aynı araştırma, bu çocukların travma deneyimlerini yaşamamış olmalarına rağmen, ebeveynlerinden aktarılan stres tepkileri nedeniyle bu semptomları geliştirdiğini göstermiştir (Yehuda, 2014).


DeGruy (2005), Afrika kökenli Amerikalıların, kölelik döneminin yarattığı travmaların etkilerini kuşaklar boyunca taşıdığını savunmaktadır. PTSS teorisi, bu travmaların günümüzdeki sosyoekonomik eşitsizlikler, aile içi şiddet ve sağlık sorunları gibi çeşitli şekillerde ortaya çıktığını iddia etmektedir.


Aile içi şiddet ve ihmal de kuşaklar arası travmanın önemli kaynaklarıdır. Bir çocuk, ebeveynlerinden gördüğü şiddeti ve ihmali içselleştirir ve bu deneyimleri kendi çocuklarına aktarabilir. Şiddet mağduru çocukların kendi çocuklarına şiddet uygulama olasılığı daha yüksek olduğu bulunmuştur (Widom, 1989). Bu tür travmalar, çocukların kendilerini değersiz hissetmesine, güvensizlik duygusu geliştirmesine ve sağlıksız ilişkiler kurmasına neden olabilir. Bu döngü, eğer müdahale edilmezse, nesilden nesile devam edebilir.


Meaney’in (2004), fareler üzerinde yaptığı epigenetik araştırmalar, travmanın genetik olarak nasıl aktarılabileceğini anlamak için önemli bir model sunmuştur. Bu çalışmalar, stresli annelerin yavrularında stres hormonlarının daha yüksek seviyelerde olduğunu göstermiştir. Bu bulgular, travmanın sadece davranışsal değil, biyolojik bir miras olarak da aktarılabileceğini desteklemektedir.


Travmanın Biyolojik Aktarımı

Son yıllarda yapılan araştırmalar, travmanın sadece psikolojik değil, aynı zamanda biyolojik olarak da aktarılabileceğini göstermektedir. Bir çalışmada, farelere travmatik deneyimler yaşatıldıktan sonra, bu farelerin yavrularının stres tepkilerinde değişiklikler gözlemlenmiştir. Bu epigenetik değişiklikler, travma yaşayan farelerin DNA’sında meydana gelen değişikliklerin yavrularına aktarılmasıyla açıklanmıştır (Dias & Ressler, 2014). Bu durum, travmanın etkilerinin yalnızca bireysel düzeyde değil, biyolojik düzeyde de derinlemesine yerleştiğini göstermektedir.


Epigenetik, çevresel faktörlerin gen ekspresyonunu nasıl etkilediğini inceleyen bir bilim dalıdır. Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi durumların, epigenetik mekanizmalar yoluyla nesillere aktarılabileceği öne sürülmektedir (Yehuda & Bierer, 2009). Bu durum, travma döngüsünün kırılmasının sadece psikolojik müdahalelerle değil, aynı zamanda biyolojik düzeyde de ele alınması gerektiğini vurgular.


Kuşaklar Arası Travma Döngüsünü Kırmak İçin Yöntemler

Kuşaklar arası travma döngüsünü kırmak, bilinçli bir çaba ve bir dizi stratejiyi gerektirir. Bu süreç, bireylerin kendi travmalarını tanıması, bu travmalarla yüzleşmesi ve sağlıklı başa çıkma mekanizmaları geliştirmesi ile başlar.


1. Farkındalık ve Tanıma: Kuşaklar arası travmanın ilk adımı, travmanın varlığını ve etkilerini tanımaktır. Bu, aile geçmişi üzerinde düşünmek ve geçmişte yaşanmış olumsuz deneyimlerin bugünkü davranışlar üzerindeki etkisini anlamak anlamına gelir. Kişisel farkındalık, travmanın etkilerini azaltmanın ilk adımıdır. Bir çalışmada, farkındalığın, bireylerin travma sonrası gelişimlerini nasıl etkilediği incelenmiş ve farkındalık düzeyinin artmasının, travmatik deneyimlerin olumsuz etkilerini azalttığı bulunmuştur (Follette, Palm, & Pearson, 2006).


2. Terapi ve Destek: Psikoterapi, kuşaklar arası travmanın etkilerini ele almanın en etkili yollarından biridir. Travma odaklı terapi, bireylerin geçmişteki travmalarını işlemelerine ve bu travmaların bugünkü yaşamları üzerindeki etkilerini azaltmalarına yardımcı olabilir. Aynı zamanda, aile terapisi, aile üyelerinin birlikte çalışarak travmanın döngüsünü kırmalarına destek olabilir. Bir araştırmada, travma odaklı bilişsel davranışçı terapinin (TF-CBT), çocuklarda travma sonrası stres bozukluğu semptomlarını önemli ölçüde azalttığı bulunmuştur (Cohen, Mannarino, & Deblinger, 2006).


3. Sağlıklı İlişkiler Kurmak: Sağlıklı ilişkiler, kuşaklar arası travmanın döngüsünü kırmanın temel taşlarından biridir. Bu, açık iletişim, empati ve güven üzerine kurulu ilişkileri içerir. Bireyler, geçmişteki olumsuz deneyimlerden ders alarak daha sağlıklı ve destekleyici ilişkiler kurmayı öğrenebilirler. Yapılan araştırmalar, güvenli bağlanma stiline sahip bireylerin, travmatik deneyimlerle daha sağlıklı başa çıkabildiğini göstermektedir (Mikulincer & Shaver, 2007).


4. Kendi Kendine Şefkat ve Öz Bakım: Travmanın etkilerini azaltmanın bir diğer önemli yolu, kendine şefkat göstermek ve öz bakım rutinleri geliştirmektir. Bu, duygusal ve fiziksel ihtiyaçların farkında olmayı, stres yönetimi tekniklerini uygulamayı ve sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemeyi içerir. Kendine şefkatin, travma sonrası iyileşme sürecinde önemli bir rol oynadığı çeşitli çalışmalarla desteklenmiştir (Neff, 2003).


5. Toplumsal Destek ve Dayanışma: Kuşaklar arası travmanın toplumsal bir boyutu da vardır. Topluluklar, bu travmaların üstesinden gelmek için dayanışma ve destek sağlayabilir. Sosyal gruplar, travma sonrası iyileşme sürecinde önemli bir rol oynar. Bu tür destek grupları, benzer deneyimlere sahip bireylerin bir araya gelerek birbirlerine yardımcı olmalarını sağlar. Araştırmalar, toplumsal destek sistemlerinin, travmanın etkilerini hafifletmede etkili olduğunu göstermektedir (Uchino, 2004).


Sonuç

Kuşaklar arası travma, bireylerin ve toplulukların yaşamlarını derinden etkileyen karmaşık bir olgudur. Ancak bu döngü kırılabilir. Farkındalık, terapi, sağlıklı ilişkiler, öz bakım ve toplumsal destek gibi stratejiler, bireylerin ve ailelerin bu döngüyü kırmalarına yardımcı olabilir. Kuşaklar arası travmanın döngüsünü kırmak, yalnızca bireysel düzeyde değil, aynı zamanda toplumsal ve biyolojik düzeyde de iyileşmeyi gerektiren bir süreçtir. Bu süreç, gelecekteki nesillerin daha sağlıklı ve dengeli bir yaşam sürmelerine olanak tanır ve toplulukların da daha dayanıklı hale gelmesine katkıda bulunur. Kuşaklar arası travmayı aşmak, sadece geçmişin izlerini silmek değil, aynı zamanda geleceğe daha sağlıklı bir miras bırakmaktır. Bu süreçte ben de kendi hikayemi yazmaya, geçmişin izlerini yeniden şekillendirmeye çalışıyorum. Ve bu yolculuk, bana her geçen gün biraz daha özgürlük, biraz daha hafiflik getiriyor.


Kaynaklar:

  • Brave Heart, M. Y. H. (2003). The historical trauma response among natives and its relationship with substance abuse: A Lakota illustration. Journal of Psychoactive Drugs, 35(1), 7-13.

  • Cohen, J. A., Mannarino, A. P., & Deblinger, E. (2006). Treating trauma and traumatic grief in children and adolescents. Guilford Press.

  • DeGruy, J. (2005). Post Traumatic Slave Syndrome: America’s Legacy of Enduring Injury and Healing. Uptone Press.

  • Dias, B. G., & Ressler, K. J. (2014). Parental olfactory experience influences behavior and neural structure in subsequent generations. Nature Neuroscience, 17(1), 89-96.

  • Follette, V. M., Palm, K. M., & Pearson, A. N. (2006). Mindfulness and trauma: Implications for treatment. Journal of Rational-Emotive and Cognitive-Behavior Therapy, 24(1), 45-61.

  • Meaney, M. J. (2004). The nature of nurture: Maternal effects and chromatin remodeling. Science, 304(5672), 65-68.

  • Mikulincer, M., & Shaver, P. R. (2007). Attachment in adulthood: Structure, dynamics, and change. Guilford Press.

  • Neff, K. D. (2003). Self-compassion: An alternative conceptualization of a healthy attitude toward oneself. Self and Identity, 2(2), 85-101.

  • Uchino, B. N. (2004). Social support and physical health: Understanding the health consequences of relationships. Yale University Press.

  • Widom, C. S. (1989). The cycle of violence. Science, 244(4901), 160-166.

  • Yehuda, R. (2014). Transgenerational transmission of cortisol and PTSD risk. Progress in Brain Research, 208, 55-72.


 
 
 

1 Comment


Guest
Aug 15, 2024

Daha bir kaç gün öncesine kadar bu konu hakkında düşünüyordum,güzel bir rastlantı oldu🍀

Like
bottom of page